Artan küresel nüfus ve yükselen yaşam standartları, önümüzdeki yıllarda enerji ihtiyacının ve enerjiye olan talebin artacağını gösteriyor. Bu da, gelişen teknoloji ve iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında, alternatif ve yenilenebilir enerji dönüşümünün ne kadar önemli olduğunun altını çizmektedir.

2016 yılında daha fazla ve daha temiz enerji çözümleriyle toplumsal ilerlemeyi güçlendirmek amacıyla “Yeni Enerjiler” iş birimimizi kurduk. Biyo-yakıtlar, hidrojen ve rüzgâr enerjisi de dâhil olmak üzere enerji dönüşümünü gerçekleştirmek için gerekli olan çeşitli düşük karbonlu teknolojilere her geçen gün yatırım yapmaya devam ediyoruz.

Enerji sektöründeki öncü şirketlerden biri olarak, iklim değişikliği sorununu ve çevre ile insanlar üzerindeki potansiyel etkisini uzun zamandır gözlemliyor ve toplumun tüm kesimlerinin bu anlamda acil bir eylem planı çevresinde birleşmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu amaçla, öncelikli olarak da küresel sıcaklıktaki artışı 2C'nin altında tutma hedefini belirleyen Paris Anlaşmasını destekliyoruz.

Toplumun 1,5° C derece ısı artışıyla sınırlı bir geleceğe ulaşabilmesi için, 2060 yılına kadar atmosferdeki sera gazı artışının durdurulması ve net sıfır karbon ayak izi hedefine uygun hareket edilmesi gerekmektedir.

Buradan yola çıkarak, 2030 yılına kadar gelişmekte olan ülkelerde yaşayan 100 milyon insana güvenilir bir elektrik kaynağı sağlarken Shell aynı zamanda, 2050 yılına kadar net sıfır karbon ayak izine sahip olan bir enerji şirketi olmayı hedeflemektedir.

Doğal Gazın Rolü

En temiz hidrokarbon yakıtı olan doğal gaz, enerji üretimi için kullanıldığında kömüre kıyasla karbondioksitin (CO2) ve havayı kirleten gazların sadece onda birini üretir.

Shell, doğal gazı sıvı yakıtlar, hidrolik sıvılar ve yağlar gibi farklı ürünlere dönüştürür ve bunların mümkün olduğunca verimli ve güvenilir hale gelmesi için çalışmalarını sürdürmektedir. Doğal Gaz ile çalışan santrallerin çalışırken nispeten hızlı bir şekilde başlayıp durabiliyor olması nedeniyle çoğu zaman, güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynakları ile aynı kategoride değerlendirilebilir.

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), 2040 yılına kadar geçen dönemde küresel doğalgaz talebinin her yıl %1,5 oranında artacağını tahmin etmektedir. Shell, ortak girişimlerimiz aracılığıyla dünyanın işletilen ve işletilmeyen önde gelen doğal gaz ve sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) tedarikçilerinden biridir.

Shell ve doğal gaz hakkında daha fazla bilgi edinin.

Karbon Kullanımı Ve Depolanması

Shell, dünyanın iklim değişikliğiyle mücadele etme hedefini gerçekleştirmek için bir dizi karbondioksit tutma ve depolama teknolojilerinin (CCS) yayılmasına yönelik yollar bulunması gerektiğine inanıyor.

IEA'ya göre, CCS hidrokarbon - kullanımından kaynaklanan emisyonlar için kritik düşüş miktarları sunabilen tek teknoloji olmaya devam etmektedir.
Dünya çapında faaliyette olan veya yapım aşamasında olan 21 büyük ölçekli CCS projesi bulunmaktadır. Küresel Karbon Tutma ve Depolama Enstitüsü verilerine göre, bu 21 projenin toplam CO2 tutma kapasitesi yılda yaklaşık 40 milyon tondur (Mtpa).

Shell, ortak girişimleri ve iş ortakları ile, Kanada'da Quest adlı büyük ölçekli bir CCS projesi yürütmektedir.Operasyona başlamasından bu yana beş yıldan kısa bir süre geçmesine rağmen Quest, beş milyon ton CO2'yi beklenenden daha düşük bir maliyetle yakalayıp güvenli bir şekilde depolamıştır. CCS araştırma programları üzerinde dünya çapındaki iş ortaklarımızla birlikte çalışıyor ve bilgi birikimimizi çalışma grupları ve koalisyonlarla paylaşmaya devam ediyoruz.

Karbon tutma ve depolama projelerimiz hakkında bilgi edinin.

Yenilenebilir Enerji

Uluslararası Enerji Ajansı'na göre, hidroelektrik, biyoyakıtlar ve sıfır emisyonlu nükleer enerji de dahil olmak üzere yenilenebilir enerji kaynakları küresel alanda birincil enerjinin yaklaşık %19'unu karşılarken, yaklaşık %1'i rüzgar ve güneş enerjisinden sağlanmaktadır. Verilere göre, birincil enerjinin geri kalanı olan %81'lik pay ise hidrokarbonlardan karşılanmaktadır.

Shell, elektrik üretiminin ağırlıklı olduğu yenilenebilir enerji alanındaki faaliyetlerine, 2001 yılında ABD’de ana kara üzerinde rüzgâr enerjisi yatırımlarını yaparak başladı. Shell’in şu anda, Kuzey Amerika’da 6 ana kara rüzgâr enerjisi projesi ve Avrupa’da da bir açık deniz rüzgâr santrali yatırımı bulunuyor. Rüzgar enerjisi alanında on yıllık bir deneyime sahip olan Shell, Kuzey Amerika ve Avrupa'da 1.000 megawatt'ın üzerinde kapasite sağlayan rüzgar operasyonunu yönetmektedir.

İkinci nesil biyoyakıt seçeneklerini araştırmaya devam ederken, aynı zamanda Brezilya'da bioyakıtlar arasında en düşük karbon salınımına sahip olan şeker kamışından etanol üretimine yatırım yapmaya devam ediyoruz. Yakın zamanda oluşturulan Yeni Enerjiler iş birimimiz, rüzgar ve güneş enerjisini gazla birleştiren enerji çözümlerindeki yatırım fırsatlarını ve müşterilerini temiz enerjiyle buluşturmanın yeni yollarını keşfetmek için çalışmaktadır.

Shell Senaryoları, dünyanın enerji geçişini tamamlayıp 2100 yılına kadar net sıfıra yakın emisyon hedefine ulaşması için yenilenebilir enerjinin payının bugünkünden çok daha büyük bir enerji sisteminin yaklaşık %80'ine karşılık gelmesi gerekeceğini öne sürmektedir.

Karbon Fiyatlandırma Mekanizmaları

Shell, daha düşük karbonlu elektrik ve yakıt seçeneklerine geçiş için gerekli olan ve devletlerin önderliğindeki karbon "fiyatlandırma" mekanizmalarının kurulmasını desteklemektedir.

Bir karbon "fiyatlandırma" mekanizması düşük karbon teknolojilerinin geliştirilmesine yönelik yatırımı teşvik etmek ve yeni enerji seçenekleri oluşturmak için etkili bir yöntemdir. Devletlerin karbon "fiyatlandırma" politikaları, daha düşük emisyon için mal ve hizmetlerin maliyetini değiştirmek için tasarlanmıştır.

Hem CO2 vergileri hem de emisyon ticaret sistemleri devletler için yeni gelirler yaratabilir ve tüketicilerin daha yüksek enerji harcamalarından etkilenmemesini sağlayabilir. Bu, yaşam standartları yükselmeye devam ederken, emisyonların düşmesine olanak sağlamaktadır.

Düşük Karbonlu Taşımacılık

Shell olarak, çok çeşitli düşük karbonlu taşıma seçeneklerine ihtiyaç duyulduğuna inanıyoruz. Örneğin, şehirlerde elektrikli araçların daha fazla kullanılması kirliliği azaltmaya yardımcı olurken, hidrojen de elektrikli araçlar için uygun ve makul fiyatlı bir araç yakıtı haline gelebilir.

Ayrıca, biyoyakıtlar, sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ve diğer sıvı hidrokarbonlar karayolu, deniz ve hava taşımacılığında önemli bir rol oynamaya devam etmektedir.

LNG'yi nakliye ve taşımacılık müşterilerimizin hizmetine sunan pilot projelerin yanı sıra, Shell'in 2023 yılına kadar 400 hidrojen sahası açma hedefiyle Almanya'da ulaştığı başarısının ardından 2017 yılında Shell'in İngiltere'deki ilk hidrojen dolum istasyonunun açılacağını da duyurduk.

Düşük Karbonlu Enerji Üretimi

Yaşamlarımıza ve ekonomiye enerji sağlamak için düşük karbonlu elektriğin daha fazla kullanılması, daha düşük karbonlu bir gelecek yaratmanın anahtarıdır. Elektriğin küresel enerji toplamındaki payı, ısıtma ve taşımacılıkta daha fazla kullanılmasıyla önemli ölçüde artabilir.

Dünyadaki enerji ihtiyacını karşılamak ve iklim değişikliğini kontrol altına almak için, elektrik, yenilenebilir enerji ve doğal gaz da dahil olmak üzere daha düşük karbonlu kaynaklara ihtiyaç duyulacaktır.

Eşitlikçi Ve Doğru Bir Geçiş Süreci

Paris Anlaşması'nda da belirtildiği üzere hükümetlerin düşük karbonlu ekonomiye geçiş sırasında işgücünün zorunluluklarını dikkate almaları gerekmektedir. Düşük karbonlu enerjiye geçiş, iklim değişikliğini yönetmek için gerekli olmakla birlikte, sürdürülebilir enerjinin ekonomik ve sosyal faydalarının tüm dünyaya yayılması için de önem arz etmektedir. Shell, çalışanları ve ülkeleri eşitlikçi, doğru ve kapsayıcı bir şekilde düşük karbonlu bir dünyaya doğru ilerlemek için desteklerken, toplumla birlikte hareket ederek çalışmaktadır. Shell olarak, değişimin doğasının ve hızının ülkeler ve bölgeler arasında farklılık göstererek farklı ekonomi türlerini ve kalkınma önceliklerini yansıtacağının farkındayız.

Ayrıca BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri'ni destekliyor ve 7, 8 ve 13. hedeflere en büyük katkı sağlayabileceğimizi düşünüyoruz. Hedeflerimizi temel almak ve doğru geçişi desteklemek için, enerji geliştirme planlarının bir parçası olmak, düşük karbonlu ekonomiye hazırlanmak ve gelecek için yeni imkanlar yaratmak için devletler, yerel topluluklar, müşteriler, çalışanlar, çalışan temsilcilikleri, tedarikçiler, sanayi ve eğitim kurumları da dahil olmak üzere çok çeşitli dış paydaşlarla işbirliği yapmak için fırsatlar arıyoruz. Ülke şartlarına bağlı olarak, düşük karbonlu bir geleceğe doğru uygun yollar keşfetmek için çeşitli ülkelerde çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Bu sürecin bir parçası olarak, kurumsal iş dünyasının meşru rolü doğrultusunda insan haklarına saygı duymaya devam edeceğiz. Ayrıca, ILO'nun 1998 Tarihli İş Hakları Temel İlkeleri Bildirgesi, ILO iş sağlığı ve güvenliği standartları uyarınca işçi haklarına saygı duymaya ve uygulamaya devam ederken, yürürlükteki yasa ve uygulamaları en doğru şekilde uygulamaya koymaya devam edeceğiz. Sürdürülebilir kalkınmaya katkıda bulunan, ekonomik, çevresel ve sosyal açıdan sorumlu müteahhit ve tedarikçilerle birlikte çalışmayı hedefliyoruz.

Her ülkedeki yerel çalışan temsilci organlarıyla ilişki kurmaya ve onları desteklemeye çalışıyoruz. Bunu, çalışanların istihdam edilebilirliğini ve becerilerin geliştirilmesini desteklemek amacıyla yapıyoruz.
Çevremizdeki topluluklarda refahı artırmaya ve yerel ekonomik büyümeye katkıda bulunmaya çalışıyoruz.

Sürdürülebilirlik

Shell'de sürdürülebilirlik, dünyanın artan ihtiyacını karşılamak için enerjiyi sorumluluk bilinciyle temin etmektir.

Shell'de sürdürülebilirliğin anlamı

Shell'de sürdürülebilirlik sorumlu bir şekilde enerji sağlamak, insanlara, güvenliklerine ve çevreye saygı göstermek anlamına gelir.